3S İnsan Kaynakları Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı



ÇEKİNGEN YENİ DÜNYA

 

 

 

ÇEKİNGEN YENİ DÜNYA

Torrlan ulusal “uyan!” müziğinin ardından yatağında doğruldu. Gözlerini ovuşturarak 1+1 evinin şehre bakan, yasaklar nedeniyle perdesiz olan penceresine doğru yürüdü. Konseyin uygun gördüğü kredi hesabından kirasını ancak ödeyebiliyordu.

Gri bir şafak şehri saran tepelerin ardında söküyordu. Görevlendirildiği işe göre hazırlanan kıyafeti hızla giyindi. Bu üniformadan nefret ediyordu! Pencerenin hemen önüne gelen “onay dronuna” esas duruşla selam verdi. Binayı saran dronların mekanik sesleri sabahın sessizliğini bozuyordu. Gökyüzü, sürekli bir sis perdesiyle kaplı, güneşin varlığını bile unutturuyordu.
Torrlan evin çıkışındaki kontrol noktasından ikinci bir kimlik taramasıyla geçti.  Caddelerde yürürken, her köşe başında dev ekranlardan yüzlerinde tek tip maskeler olan konsey ekibinden figürlerin konuşmaları yankılanıyordu: "İtaat, et! Huzur bul!". Torrlan her gün tekrarladığı yürüyüş yolundan geçerek metroya bindi. Vagonlarda insanlar konuşmadan poker suratlarıyla karşıya bakıyordu. Herkes çekingen bir dünyanın davranışı içindeydi. O da aynısını yaptı. İlk durakta inerek bağlantı tünelinden 100 katlı binanın 90. katına çıkan özel asansöre bindi. Asansördeki ekranda  tutuklanan yazarların, gazetecilerin, muhalefet liderlerinin, sanatçıların haberleri  geçiyordu. Kitaplar yasaklanıyor; TV kanalları konsey onaylı programlar yapıyordu. Eğitim yeniden kurgulanmış metinlerle, robot öğretmenler aracılığıyla, tek merkezden, semtler için inşa edilen özel amfilerden yönetiliyordu. Konsey aleyhine olan tüm faaliyetlere yönelik operasyonlar alışılagelmişti. Buna rağmen bu rejime karşı direniş devam ediyordu.

Ofisteki yerine geçerek bilgisayarını başlattı. İş arkadaşları, grinin tüm tonlarıyla donanmış salonlarda, hepsi bölümlenmiş masalarında çalışıyordu. Bu yemek molasına kadar hep böyleydi. Çalıştığı ofis, üretim için kullanılan kaynaklarla ilgili gelişmeleri yapay zekanın hazırladığı planlarla ve bütçeleriyle karşılaştırmasını yapıyordu. Her birim sonuçları düzenli aralıklarla Konseyin görevlendirdiği Takipçi’ye raporluyordu. Çalışanların hepsi birbirini denetliyordu.

Torrlan için önemli bir gündü. Öğlen molasında bina dışına çıkmaya izin veriliyordu. Bu düzenin değişmesini istiyor bu nedenle direniş grubunu destekliyordu. Onlarla her tehlikeyi göze alarak parktaki çöp kutularından birini haberleşme noktası olarak kullanıyordu. Direniş bir mesaj ileterek onu buluşma noktasına çağırmıştı. Yolu, devasa gözetleme kulelerinin ve karanlık sokakların arasından geçti. Her adımda gizliliği korumaya çalışıyordu; çünkü yakalanmak, anında infaz anlamına geliyordu.
Toplantı yeri, terkedilmiş bir fabrikaydı. Torrlan, gizlice içeri girdi ve onu bekleyen diğer direniş üyeleriyle buluştu. Bir harita açıldı ve lider, planı açıkladı: Gözetim sistemini devre dışına çıkarıp ülkeyi özgür bırakacaklardı.

O gece, Torrlan ve diğerleri harekete geçti. Sisli hava, onlara kısmi bir koruma sağlıyordu. Dronlara yüklenen virüs yazılım, her direniş üyesinin üzerinde taşıdığı verici nedeniyle onları görünmez kılıyordu. Sessizce, siber güvenlik merkezine sızdılar ve yoğun bir kod çözme işlemi başladı. Zaman daralıyordu; ama sonunda, sistemler birer birer devre dışı bırakıldı. Bunlar olmadan konseyin kontrolü sağlaması, siyah ve kahverengi kolluk kuvvetleri yönlendirmesi mümkün değildi. Tam bir kapanma olmuştu. İktidar değişimi için şartlar hazırdı.
Şehrin üzerindeki gözetim bulutları çözülmeye başladığında, halk özgürlüğe ilk adımlarını atıyordu. Direniş tüm konsey kurumlarını  birer bire ele geçiriyordu. Torrlan kendisine verilecek göreve kadar ofise gitmedi…

Yeni gün doğarken her yerden halkın “yaşasın özgürlük!” sloganları geliyordu. Umut dolu bir geleceğe doğru yürüdüler. Hava bile bu değişime uyarak mavi gökyüzünü gösteriyordu. Yapılacak çok şey vardı…